- dışarıdaki
- derveyî
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
Türk-Kürt Sözlük. 2013.
anlamak — i 1) Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı. S. F. Abasıyanık 2) Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çuhadar — is., tar., Far. çūḫadār Bir dairenin dışarıdaki ayak işlerine bakan kimse Birleşik Sözler kapı çuhadarı … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz merceği — is., anat. Gözün ön tarafında bulunan ve dışarıdaki cisimlerin görüntüsünün ağ tabaka üzerine düşmesini sağlayan mercek biçiminde saydam organ … Çağatay Osmanlı Sözlük
gürültülü — sf. 1) Gürültüsü olan Dışarıdaki sofadan kalınlı inceli, gürültülü sesler işitildi. P. Safa 2) Karışık olaylarla dolu Gürültülü bir yaşayış. Birleşik Sözler gürültülü patırtılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerleştirmek — e 1) Yerleşmesini sağlamak 2) Yerine koymak Dışarıdaki pencereden veriyor, bu da raflara yerleştiriyor. M. Ş. Esendal 3) mec. Tokat, şamar vurmak Herife bir tokat yahut bir yumruk yerleştiremediğine bile yandı durdu. P. Safa 4) mec. Söz veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş etmek (veya edememek) — gücü yetmek (yetmemek), başarı kazanmak (kazanamamak) Biz baş edemezsek dışarıdaki heriflere haber verelim. H. R. Gürpınar Ben onlarla baş etmeye çalışıyordum ki Hasan ın kapısı birden açıldı. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük